Bebeklere istediklerini vermek onları şımartmak demek değildir. İsteklerine yanıt vermek, sağlıklı, kendi kendini yöneten çocuklar yetiştirmenin tek yoludur.
Anneler bebeklere istediklerini vermeye devam etmeliler. Bu onları şımartmak değildir.
Bebekle birlikte uyuma, sana bağımlı hale gelebilir. Sürekli kucağında taşımayı bırak, onu şımartıyorsun. Neden onu sürekli emziriyorsun? Seni sadece bir emzik gibi kullanıyor…
Anneler her gün bunlarla ve başka pek çok sert ve acımasız ifadeyle karşılaşırlar. İçgüdüleriyle, başkalarının fikirleri arasında kalmış şekilde, pek çoğu kafa karışıklığı ve suçluluk bataklığına saplanır. Sizin için de durum böyleyse içgüdülerinizi takip etmeyi bırakmayın.
Annelikle mümkün olan en iyi şekilde yüzleşmek ve her şeyden önce ondan zevk almak için, anne olan kişinin yalnızca siz olduğunuzu unutmamanız gerekir.Profesyonellere danışabilir, bilgi alabilir veya sevdiklerinizden fikirlerini isteyebilirsiniz. Ancak sonunda, çocuklarınızı nasıl yetiştireceğinize karar verecek olan sizsiniz.
Birçok durumda, içgüdüleriniz ve sezgileriniz size cevapları verir. Öyle ya da böyle, çocuklar, bizden ne istediklerini bize ifade ederler. O halde neden başkalarının fikirlerine kulak vermek için çok önemli olan sezgilerinizi ve içgüdülerinizi susturasınız?
Bebeklere istediklerini vermek onları şımartmak değildir
Bir noktada, bebeklere, aslında sahip olmadıkları niyetleri ve bilişsel becerileri atfetmeye başlarız. Bizi manipüle etmek istedikleri için bizi aradıklarını, ilgimizi, sevgimizi ya da şefkatimizi istediklerini düşünürüz. “Bizimle dalga geçtikleri” ya da “bizden faydalandıkları” gibi düşüncelere kapılırız.
Bebeklerin, bu tür karmaşık düşünce süreçlerini gerçekleştirmek için yeterli bilişsel gelişime ulaşmadıklarını anlamak önemlidir. Anlamamız gereken bir başka şey de şudur; bebekler ağladığında ya da bir şey istediklerinde, bunun sebebi onlara ihtiyaç duymalarıdır.
Anneler, çoğu zaman bebekleri şımartacakları korkusuyla onları rahatlatma dürtülerini bastırırlar. Bir başka deyişle, “aşırı ilgi” nedeniyle bebeklerinin son derece bağımlı ya da güvensiz hale gelmesinden korkarlar.
Ancak paradoksal olarak tam tersi doğrudur. Çocuk yetiştirme ve çocuk psikolojisi konusunda uzman olan psikolog RosaJové, bu konuda çok nettir: ‘Çocuğunuzun bağımsız olmasını istiyorsanız, onu küçükken olabildiğince şımartın’.
Güvenli bağ vazgeçilmezdir
Gerçekten de, yaşamın ilk aylarında ve yıllarında kurulan ‘bağlılık bağı’ sağlıklı bir kişiliğin temelini oluşturur. Güvenli bir bağ, çocuğun, dünyayı korkusuz bir şekilde keşfetmesini sağlayacak güvenlik ağıdır. Onun, güven içinde, korku duymadan ve karşılanmamış ihtiyacı olmadan gelişmesini sağlayacak olan şeydir.
Ancak bu bağın düzgün bir şekilde kurulmasında anneye (veya bağlanılan temel figüre) çok iş düşer. Bebeğinin ihtiyaçlarını tespit edebilmeli ve onları sürekli karşılayabilmelidir. Bebekler ise bağımsızlıklarını ve kendi kendilerini yönetme becerilerini yavaş yavaş kazanmak için her daim sevildiklerini ve korunduklarını bilmelidirler.
Çocukların güvensiz, korkulu ya da bağımlı hale gelmelerinin nedeni ilk yıllarında ihtiyaç duydukları şeyleri almamış olmalarıdır. Üstelik böyle önemli bir dönemde alamadıkları şeyler yüzünden hayatlarını huzursuz ve endişeli bir şekilde geçirecekler. Bu yüzden bebeğinizi şımartın ve ona istediklerini verin. Bağımsızlığa giden gerçek yol budur.
Bebeğinizi dinlemeyi ve ona istediklerini vermeyi öğrenin. Her çocuk, kendi kişiliği ve ritimleriyle ile kendine has bir dünyadır. Bebeğiniz, onu kucağınıza almanızı isterse bunu mutlulukla yapın.
Onu emzirmenizi isterse sevgiyle emzirin ve aranızdaki o özel, samimi anın keyfini çıkarın. Bebeğiniz geceleri yanında olmanızı istiyor ve temasınıza ihtiyaç duyuyorsa onunla birlikte uyumaktan çekinmeyin.
İçinizden ne geliyorsa suçluluk ya da vicdan azabı duymadan yapın. Çünkü onlara verdiğiniz tüm sevgi, sağlıklı bir şekilde büyümek için ihtiyaç duydukları güvene dönüşecek.
Benzer şekilde bebeğiniz kendi kendine kalmaya ihtiyaç duyar ya da bağımsız olmak isterse, bunları da ona vermelisiniz.
Bazı bebekler yalnız uyumayı ve uzanırken rahatsızlıklarını ifade etmeyi tercih ederler. Bazı çocuklar daha maceracı ve araştırmacıdır. Bu yüzden onların keşfetmelerine izin verin. Hiçbir çocuk birbirine benzemez. Bu yüzden önemli olan kendi çocuğunuzu tanımanız ve anlamanızdır.
Yani eğer dikkat edersek, bebeklerimiz bize neye ihtiyaçları olduğunu ve ne zaman değişiklik yapmaya ve ilerlemeye hazır olduklarını gösterecekler. Bu arada onların büyümesini izlemenin keyfini çıkarın; Bebeklerinize istediklerini verin ve onları sevgiyle donatın. Bu hiçbir şekilde zararlı olamaz.
Kaynakça
- Jové, R. (2009). La crianza feliz: cómo cuidar y entender a tu hijo de 0 a 6 años. La esfera de los libros.
- Páez, D., Fernández, I., Campos, M., Zubieta, E., & Casullo, M. (2006). Apego seguro, vínculos parentales, clima familiar e inteligencia emocional: socialización, regulación y bienestar. Ansiedad y estrés, 12(2-3), 329-341.